27 Aralık 2016 Salı

İkinci Çocuk Ve Sonrası


Duymayan kalmadığı için üçüncü gebeliğimi buraya yazmakta bir mahsur görmüyorum. Şimdi gelelim asıl meseleye. Gebeliğin ilk aylarında bu durumdan haberdar olan insanların gösterdikleri farklı tepkiler bu konuyu düşünmeme neden oldu. Kardeşler arası ideal yaş aralığı, kıskançlık baş edilemez bir problem mi? Bir kız bir de erkek evladın varsa üçüncü gereksiz mi? Aslında karşıma en sık çıkan soru bu. Sırayla gidelim de bazı insanlara aykırı gelen düşüncelerimi açıkça anlatayım.
        Kardeşler arası ideal yaş aralığı kaç olmalı. Çocuklarla ilgili konularda benim ilk danıştığım kendi çocukluğumdur. Her olayı her ayrıntıyı çok net hatırlarım. Hangi davranış kalbime dokundu? Hangi söz beni havalara uçurdu? Bunları hatırlar ve ona göre davranmaya çalışırım. Arasında birer yaş olan 3 kardeşin üçüncüsüydüm. Evde çok güzel vakit geçirirdik. Çeşit çeşit oyunlar oynardık. Özellikle benden 1 yaş büyük olan ablam benim için Allah'ın  en büyük hediyesiydi. Düşünsenize hem ablalık görevleri onda, hem de harika bir oyun arkadaşı. Bir çocuk başka ne ister. Kış aylarında dışarı çıkamadığımız zamanlar, onun kıymetini daha iyi anlardım. Diğer arkadaşlarımın evde canı sıkılır ama bizim evde hergün parti. Velhasıl yaş aralığının az olması çocuk için daha iyi oluyor diye düşünüyorum. Günümüzde ikinci çocuğu düşünürken kardeş kıskançlığından endişe ediliyor. Yaş farkı arttıkça, kıskançlıkla başetmek de zorlaşıyor. Anne açısından düşününce evet biraz zor. İki küçük bebekle dışarı çıkmak imkansız. Eğer bir yardımcınız yoksa tabi. Bazen bezden, biberonlardan, mama sandalyesi kalabalığından, puset bebek arabası gibi şeylerden hiç kurtullamayacakmışsın gibi gelir. Ama bir de bakmışsın ki küçük ablasının peşinden abbaaa abbaaa diye gezinmeye başlıyor. Birlikte oynamayı öğreniyorlar. Sabahları ağlama sesiyle değil de abla kardeşin konuşma sesleriyle uyanmaya başlıyorsun. İşte o zaman çektiklerim boşa değildi diyor insan
         Gelelim kardeş sayısı meselesine. Bizim nesil genelde 3-4 kardeş. Şimdi tek çocuk veya 2 çocuklu bir nesil geliyor. Çok kardeşli olanlar, onların olmadığını bir düşünün. Mesela ben ablam olmadan nasıl birisi olurdum bilemiyorum. Evde canı sıkılan, mutsuz, agresif bir çocuk olurdum herhalde. O kadar enerjiyi boşaltacak alan olmayınca zaten yaramaz bir çocuk olan  ben kardeşsiz halimi düşünemiyorum. Şimdi çocukların önünde bir sepet oyuncağı boşaltıp onlarla oynaması bekleniyor. Daha oyun oynamayı bilmeyen çocuklardan. Sonra akşama kadar hareket etmeyen enerjisini harcamamış çocuktan öğlen uykusu veya gece uzun ve deliksiz bir uyku bekleniyor. Çocuk televizyonda gördüğü şiddet sahnesinden etkilenip korkuyor, koca bebek oluyor, naz yaptı oluyor. Anne baba haber izlerken çocuğun da televizyon izlediğinden habersiz çünkü. Oyun oynuyor gibi gözüküyor zira. Dış dünyadan uzak, steril bir ortamda büyüyor. Bağışıklığı gelişmiyor, allerjik bir bünyeye sahip oluyor. Bu devirde çocuk büyütmek zor oluyor. Çocuk hastalandıkça insanlardan daha uzak tutuluyor. Ebeveyninden başka insan görmüyor. Asosyal oluyor. Toplum önünde konuşmayı, nasıl davranılmasını gerektiğini öğrenemiyor. Kardeş olunca evde bitmeyen bir şamata ve oyun oluyor. Bazen abla antrenör olup kardeşini koşturuyor. Bazen kardeş polis olup ablayı yakalıyor. Oyuncak kavgası çıkıyor. Mücadele etmeyi, anlaşmayı, paylaşmayı öğreniyorlar. Aynı odayı paylaşıyorlar, birbirine destek olmayı öğreniyorlar. Kardeşinin canı yandığında ilk koşan oluyor, merhamet etmeyi öğreniyorlar. Başka çocukların yanında birbirlerine destek oluyorlar. Kardeşliğin önemini, sevgiyi öğreniyorlar. Kardeş eşi benzeri olmayan bir nimet. Ve ben çocuklarımı bu nimetten mahrum etmek istemiyorum. Mutlu bir çocukluk yaşasınlar diye.