"Erken doğum riski"ydi, "doğum"du "kuvöz"dü derken 4 ay olmuş yazmayalı. Hayatımın en zor dört ayıydı sanırım. Bu süreçte her zaman beterin beteri olduğunu anladım. İmtihan deyip kabullenmekte çok zorlandım. Hep üzülüp ağlamayı seçtim. Ve her seferinde daha büyük bir üzüntüyle karşılaştım. Doğum sürecimizle başlayayım.
Gebeliğimin 30. haftasında sancılarım dayanılmaz bir hal almıştı. Doktorum doğumu durdurmak için hastanede ilaç tedavisine başladı. Kötü senaryolar kuruyordum sürekli. Üstelik teyzem ve halam da erken doğum sonrası prematüre bebeklerini kaybetmişti. Tedavi süresince hep ağladım ve 1 hafta sonra bebeğin kalp atışlarının giderek yavaşlaması sebebiyle acil sezaryene aldılar. Böylece kuvözün kapısında bekleme günlerimiz başlamıştı. Önceleri solunum cihazına bağlı ve serumla besleniyordu. Sonra sondayla anne sütü verilmeye başlandı yutma refleksini bekledik dört gözle. Şırıngayla damla damla beslenmeye başladı. Bir süre sonra da solunum cihazından kurtuldu. Biberonla beslenmeye başladı. Ve nihayet hastaneden arayıp taburcu olduğumuzu söylediler. Sevinçle koştuk hastaneye. Doktorumuz önce prematüre bakımı konusunda dikkat etmemiz gerekenleri anlattı. Doktor anlattıkça işlerin hiç de kolay olmayacağını anladım. 5 dakikadan fazla emzirme dedi. Her emzirmeden sonra biberonla bir ölçek anne sütü içine özel takviye mama katıp vermemi söyledi. Her banyodan sonra kanguru bakımı yapmam gerektiğini anlattı. Sonra da doktor kontrolüne gitmemiz gereken bölümlerin listesini verdi. Çocuk kardiyoloji, çocuk nöroloji, göz, kulak, gelişimsel pediatri, yenidoğan, fizik tedavi bölümleri.
Her gittiğimiz doktordan üzücü şeyler duyduk. Anne karnında gelişimini tamamlayamadığı için dışarda normale dönmesi uzun bir zaman alırmış. Bekledim güzel şeyler yazmak için. Artık herşey yolunda diyebilmek için. İnsanları dertlerimle üzmekten kaçındım. Bekledim. Ama geçti diyemiyorum. Bu süreçte çok şey öğrendim. Dertlerle barışmayı, kabullenmeyi. Ve kabullenince hafiflendiğini ve en zor kısmın aslında bu olduğunu. Hepsinin imtihan olduğunu. Normal bebeklerle karşılaştırmanın gereksiz üzüntü sebebi olduğunu. Bakış açısı herşeydir. Mutsuz insanlar en büyük derdi olanlar değil, olumlu bakmayı başaramayanlardır. Güzel günler göreceğiz inşallah. Az kaldı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder