28 Temmuz 2016 Perşembe

Yeşil Mercimekli Erişte Çorbası

Merhaba, şimdi mükemmel besleyici, doyurucu ve lezzetli bir çorba tarifi vereceğim. Bizim kuzucukların en sevdiği çorba. Bu çorba olunca başka yemek yemiyorlar. O yüzden duble kıymalı yapıyorum artık. Çorbalık ayırdığım küçük paket değil de yemeklik 200 gr lık paketlerden. Ayrıca erişteyi de yumurtalı makarnaları kırıp kullanıyorum. Hazır yumurtalı erişte çok iri. Makarnasını alıp kırıyorum ben. Ev yapımı erişteniz varsa ne ala. Önce malzemeler

1 orta boy soğan
1 bardak yeşil mercimek
1 bardak erişte
200 gr kıyma
Yarım kaşık domates salçası
Yarım kaşık biber salçası

Yapılışı
İşe mercimeği ocağa koyarak başlıyoruz. Biz diğer malzemeleri hazırlarken o pişmeye başlasın ki zamandan kazanalım. Malum mercimeğin pişme süresi oldukça uzun. Yıkayıp küçük bir tencereye aldığımız mercimeklerin üzerini 1 parmak geçecek kadar su doldurup ocağı yakıyoruz.
Bu arada soğanı doğrayıp kavurmaya başlıyoruz. Sonra kıymayı ekliyoruz ve ardından da salçayı. Adana'nın havasını soluyup suyundan içmiş birisi olarak yemekleri salçalı severim ben. Salça ölçüsü tercihinize kalmış. Salçayla da 1-2 dakika kavrulduktan sonra bir miktar pişmiş olan mercimeği çorba tenceremize ekliyoruz.
Üzerine bir miktar daha su sonra da eriştelerle buluşma zamanı geldi.
Erişteler de piştikten sonra çorbamız servise hazır. Afiyet olsun

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Çocuklarda Şiddet Eğilimi

Milletçe zor bir dönemden geçiyoruz. Darbe girişimi şehit haberleri. Tedirgin bir şekilde ve hayretle izliyoruz haberleri. Bu süreçte kızımdaki değişim de beni ayrıca endişelendirmeye başladı. Şiddet görüntülerini göstermemeye çalışsak da bir şekilde görüyor. Haber izlemeden olmaz. Peki ne yapmalıyız onların etkilenmemesi için. Öncelikle yaşananlara dair sorulara verdiğimiz cevaplar baştan savma olmamalı. Çünkü bir sonraki soru, sizin önceki cevabınız üzerinden şekilleniyor. Örneğin daha önce bir kavga gördüğümüzde
"-anne bu adamı neden dövüyor diğeri?
+çünkü ona kızmış..."
Cümlenin devamında başka açıklamalar yapmama rağmen ilk cümlenin kalıcı olduğunu kızım bana göstermişti.  Başka bir zaman bana kızdığı zaman "senin eline yara koyacam beni kızdırdın" diyordu. Böylesi önemli konularda iyi düşünüp kısa ve net cevaplar vermek gerekiyor.

Şiddet içeren yayın izlerken kendi tutumumuz da çok önemli. Odaya girdiğimde eşimin tv izlediğini, kızımın da oturmuş babasını izlediğini gördüm. Çünkü daha önce görmediği veya karşılaşmadığı bir davranış var ve buna karşı nasıl bir tavır takınacağı konusunda en ufak bir fikri yok. Her zaman olduğu gibi aynen "kopyala yapıştır" yapıyor. Baba kızıp bağırırsa, en ufak bir terslikte bağırıp ağlamayı, takdir ve onay sözcükleri kullanırsa birşeyleri zorbalıkla elde etmeye çalışmayı, sakin ama onaylamayan sözleri duyarsa olayları sakince ve konuşarak çözmeyi öğrenir. Bunu aslında çoğu anne bilir ama uygulamak zordur. Mutsuz bir anne çocuklarına yeterli sabrı gösteremez. Aklı yerine öfkesini dinlerse de sabırla inşa ettiği ahlak duvarında delikler açar. Ve bozulanı tamir etmek yeni yapmaktan zordur. Geleceği biz anneler inşaa ediyoruz. Şiddet yanlısı veya kendi ülkesinin huzuruna, kendi yurttaşının canına kasteden çocuklar değil de yürekli, vatansever,  çalışkan en önemlisi de ahlaklı çocuklar yetiştirelim. Bizler geleceğin mimarlarıyız. İyi insanlar yetiştirelim iyi bir gelecek için.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Deniz Keyfi Korkuya Dönüşmesin!

        Babaannemiz sahil kentinde oturduğu için, bayramda tatile mi yoksa memlekete mi gidelim gibi bir derdimiz yok. Her tatil, her bayram bizim için deniz demek. Evden çıkınca 5 dakika sonra plajdasın. Bu sene ramazan bayramında biz de sezonu açtık. Kızım geçen sene denize girdiğini hatırladığı için pek bir istekliydi. Geçen sene öyle güzel yüzüyordu ki kolluksuz da yüzebileceğini sanıp bunları takmayın diyordu. Cahil cesareti bu olsa gerek:) Bu arada küçük bir hatırlatma yapmakta fayda var. Bebekleriyle ilk defa denize girecekler için. Biz geçen sene envai çeşit simit, bot, yelek vs almıştık. Halbuki sadece kolluk yetiyormuş. O kadar masraf etmeye gerek yok. Hem ucuz hem de kullanışlı. Botlarda devrilme riski var ayrıca akşam üzeri denize girdiyseniz üstte kalan kısımları üşüyor. Veya tamamen suya girmediği için yeterince zevk almıyorlar. Hem kolluklarla yüzme alıştırması yapmış oluyor. Ağzına su kaçmasın diye o sıkı sıkı kapattığı dudaklarıyla gülümsemesi çok tatlı oluyor. Velhasıl denize giderken mayo, güneş kremi ve kolluk yetiyor.
        Büyük bir özlem ve heyecanla koştuk denize. Ah bu deniz olmasa bu şehrin  sıcağına hiç dayanılmaz. Kızım keyifle yüzerken hemen yanıbaşımızda bir çocuğun çığlıklarıyla irkildik. Babası çocuğu suya batırıyor, yavrucak sudan çıkıp nefesini toplamaya çalışırken, çirkin bir sırıtışla çocuğu tekrar batırıyordu. Kızım şaşkınlıkla olanları izliyor ve soruyordu "anne bu adam çocuğa ne yapıyor. Babasını çağıralım onu kurtarsın" Kızıma ne cevap vereceğimİ bilemedim. Çünkü onun mantığına göre anne babalar çocuğuna zarar vermez, bu yüzden bu adam o çocuğun babası olamazdı. Bu hiç insanca değil. Bütün keyfimiz kaçmıştı. Bu  içler acısı manzarayı kızımın görmesini istemediğim için oradan uzaklaştık. Eşimin yanına yüzdük. Çok şakacı biri olan eşim bu defa büyük bir zamanlama hatası yaparak balık seni yiyecek şakası yaptı. Kızım öyle bir çığlık attı ki. Ve artık sudan korkuyordu. Suyun altından her an birşey çıkabilir diye tedirgindi. O gün kızım sürekli ağladığı için çok fazla duramadık. Daha sonraki günler de o korkusunu yenmesi için saatlerce konuşmamız gerekti. Balıkları annesi çağırmış uzaklara gitmişler. Zaten onlar çok küçük bize zarar veremezler vs. Kız çocukları biraz daha hassas oluyor sanırım. Oğlumun gülmekten kırıldığı bir şakadan kızım korkabiliyor. Aslında her çocuk bir kitap. Onları iyi okumak gerekiyor. Bazen bir şaka izi kolay kolay silinmeyecek acı bir tecrübeye dönüşebiliyor. Öncesinde şahit olduğumuz kötü manzaranın etkisi de büyük elbette. Özellikle büyük bir eğlence olacak bir eylemin korkuya dönüşmesinİ istemeyiz. Bu yüzden azami dikkat etmek gerekiyor. Bol kahkahalı, çok eğlenceli, mutluluk dolu tatil diliyorum.

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Enerji Vampirlerine Yem Olmayın

            Benim enerji vampiri diye tabir ettiğim bir grup insan vardır. Bayram geldi. Akrabalarla, eş dostla görüşülecek. Enerji vampirlerinden uzak durmakta fayda var. Hele ki bizim gibi ekstra enerji gereksinimi duyan annelerin özellikle dikkat etmesi gerek. Peki kim bu enerji vampirleri? Efendim enerji vampirleri her yaş ve meslek grubundan olabilen, insanların pozitif enerjilerini emen, mutsuz hissetmenize sebep olan insanlardır. Bu insanlara sadece kötümser demek basit kalır. Onlar kendi negatif enerjilerini diğer insanlara boşaltır ve sizin mutluluğunuzu emer.
            Bildiğiniz gibi mini mini iki çocuğu olan bir anneyim. Aylar önce bir enerji vampirinin evine gitme gafletinde bulundum. Bu enerji vampiri, türünün tipik davranışlarını bana da gösterdi ve günün sonunda küçük bir gülümsemeye dahi halim kalmamıştı. Çocuklarım için benden daha çok endişeleniyor gibi gözükerek çevreye düşünceli kadın imajı çizmesiyle, çocuklu ortamlardaki tipik davranışını sergiledi. Rahat bir insan olan ben artık diken üstünde ve endişeyle bakıyordum çocuklarıma. “Amaaan ordan düşer, onu kırar da bir yerini keser, koşma düşersin” gibi yüksek sesle söylediği uyarı cümleleri sizin berbat ve yetersiz hissetmenize sebep olur. Çünkü gerçekte kırar dediği şeye çocuk daha elini bile uzatmamış, oradan düşer dediği yere çocuk sadece bakmıştır. Kışın çocuğun kıyafetini kalın bulursa “böyle alıştırma” ince bulmuşsa “ayyy hasta olacak” der. Çocuğunuz iştahla yiyorsa “obez olacak bu kadar yedirme” iştahsızsa “çok küçük kalmış, ona bırakırsan acından ölür zorla yedir” der.
             Küçük çocuğu olmayanlar da onların etkisinden kurtulamaz. Bu insanlar sözde dünyanın en büyük dertlerini çekmiş ve halihazırda çekmektedir. Hep dertlerini anlatır, çare arar, sizin önerilerinizi bir şekilde boşa çıkarır. Onlara acımanıza ve çok küçük şeyleri dert ediyorum bu kadar basit şeyle bile başa çıkamıyorum diye kendinize kızmanıza ve yine berbat hissetmenize sebep olur. Bunlar bir derdi olan ve sizi dost bilip paylaşan sevenleriniz değildir yanlış anlaşılmasın. Bu onların yaşam biçimidir. Hayatına bakınca sizden rahat, sizden mutlu ama konuşmaya gelince bir gün bile yüzü gülmemiş dünyanın en dertli insanı oluverirler. Kendini beğenir, kimseyi beğenmezler. Başarısızlık bahaneleri de zor yaşam şartlarıdır. Bazıları bir göz teması veya beş dakikalık muhabbette bile enerjinizi çalacak kadar işinin ehlidir. Gülümsemeniz onları yıldırmaz. Sonuna kadar savaşır enerjinizi çalmak için. Konuyu değiştirişiniz, yine bir yerden dertlerine bağlar. Hep konu kendileri olmak ister. Diğer insanları yok sayar. Garip olan da acaba ben de öyle miyim dertlerimle insanları üzüyor muyum diyenler değil, hiç üstüne alınmayanlardan çıkar enerji vampirleri.  Tek çözüm bunlardan uzak durmaktır. Aman sevincinizi kaptırmayın. Mutlu bayramlar

1 Temmuz 2016 Cuma

Ekmeksiz Yaşarım Ama Emziksiz ASLA


Oğlum daha yeni doğduğunda emziği tutması için çok uğraşmıştım. O çıkardı ben ittim. Emzik vermeden önce  bırakmanın problem olacağını düşünerek kararsızdım ama hiç susmayan oğlum beni mecbur bıraktı. Nitekim sıkı bir emzik bağımlısı oldu. Hatta ona bir isim bile koydu. Biş:-D Emzik yere düşünce tekrar almaya kalkışırsa"hayır ağzına alma oğlum o pis" diyorduk. Ordan çağrışım yaptı sanırım oğlum artık emziğe biş demeye başladı. Böylece bizim evde emziğin adı artık Biş oldu. 1 yaşına kadar reflüden dolayı aşırı derecede kusması ve aralıksız ağlaması vardı. Ayrıca diş çıkardığı için emziği dişlerini kaşımak için kullanıyordu. Yani bu  dönemde emziği geceli gündüzlü kullandı. Dişleri çıktıktan sonra emziği sadece gündüz vermeye çalışıyordum. Çünkü emzik sürekli kayboluyor ve uyku vakti telaşla emzik aramak çok sinir bozucu oluyordu. Emziğin askısı olmasına rağmen askıya da çıkarıp, hiç olmadık yerlere atıyordu çünkü. Yatak odasının çekmecesinden bile bulduğumuz oldu. Artık siz düşünün ne kadar detaylı bir arama gerektiğini. Yatakta duran ve asıl emzik kaybolunca kullandığımız yedek olmak üzere 3 emzik vardı ama birini kaybedip diğerine geçiyordu. Yani her şekilde uyku vakti emzik arama telaşımız oluyordu.  Bunun sonucunda gündüz emziği tamamen kestik. 20 ayı doldurunca artık yavaş yavaş gece de bırakması gerektiğini düşünüyordum. Bir arkadaşım emziğin ucundan azıcık kesmemi ve delik emzikten eski hazzı alamayacağı için kendisi bırakacağını söylemişti. Eğer bırakmazsa belli aralıklarla azar azar kesmemi söyledi. 
         Bundan 1 ay kadar öncesinde oğlum uykuya dalmakta çok zorlanmıştı. Çok uykusu var, gözlerini kapatıyor ama uyuyamıyordu. Aynı gece sık sık uyandı. Sabah emziği dişleriyle deldiğini farkettim. Yeni emzik almak yerine bıraktırmaya karar verdim ve böylece süreç başlamış oldu. Emziğin ucunu azıcık kestim. Bu arada emzik kesik olduğu için temizliğine daha çok dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Her gün kaynamakta fayda var. Oğlum o akşam uykuya dalarken o kadar da zorlanmadı. Belli aralıklarla kısalttım emziği ama hiç bırakacak gibi durmuyordu. Yine uyurken emzik istiyor ve büyük bir iştahla emiyordu. Ta ki emzik bu hale gelene kadar.

Bu defa ısırıp kendisi koparmıştı.  Birkaç gün uyurken yine emzik istedi. Verdim ama artık dudaklarıyla tutacak kadar bile kalmamıştı. Ağlayarak bana geri verdi emziği. Oğlum bak emzik bitmiş dedim. İlk günler eğer çok yorgun değilse uyumakta zorlandı. Bunu fark ettikten sonra onu estra yormaya çalıştım. Çok zor olmadı. Hatta emzikten sonra gece uyanmaları da kesildi. Tabi onu rahatsız edici aşırı sıcak veya bir hastalığı filan yoksa. Şimdi emziği tamamen bıraktı. Bazen elini ağzına alıyor. Parmak emme gibi değil ama. 4 parmağının hepsini birden ağzına alıyor. Ayrıca bu durum uykuda olsaydı tekrar emzik almayı düşünüyordum ama neyse ki gece yapmıyor.  İyice alışkanlık olmadan bıraksın diye elini her ağzına aldığında elini meşgul edecek bir şey veriyorum veya bir oyun başlatıyorum. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım. Tüm anne ve bebeklere emzikle vedalaşmada başarılar diliyorum