18 Ağustos 2016 Perşembe

Ağlamak İstiyorum

    Ağlamak istiyorum. Gözyaşlarımı saklama gereği hissetmeden. Güçsüzlüğümü saklamaya çalışmadan. Kimselerin görmediği, sesimi kimsenin duymayacağı bir yerde. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Ve çevremde nazımı çekecek insanlar istiyorum. Moralim bozukken kurduğum cümlelerin veya asık suratımın altında mânâ aramayacak insanlar. Derdim artık içime sığmayıp küçük ipuçları verdiğimde, kendi dertlerinin büyüklüğünden dem vurup, herkesin dertli ama ayakta olduğunu söylemeyecek insanlar. Çocuğu olmayan veya çocuğunu kaybeden insanları anlatıp halime şükretmemi isteyenleri de istemiyorum. Ben sadece ağlamak istiyorum. Biraz rahatlamak. Veya sadece kafa dağıtmak. Akşam yemeğini, çocukların uykusunu, çantaya koymayı unuttuğum bir şey var mı diye düşünmeden çıkmak. Lunaparkta rahat rahat çığlık atmak, vitrinlere boş gözlerle bakmak, kiloları düşünmeden abur cubur yemek, müzik dinlemek, küçük bir parkın havuzunu seyrederken düşüncelere dalmak saate aldırmadan. Oynayan çocuklara bakmak, sadece gülümseyerek. Çok büyük şeyler istemiyorum. Deniz kenarı veya cıvıldayan kuşlar filan. Ben sadece bir günlüğüne tekrar çocuk olmak istiyorum.

Robot değilim ben. İnsanım hemde fazlasıyla duygusal bir insan. Yorulduğum zamanlar olacak elbette. Bu benim halinden şikayetçi, mutsuz veya güçsüz olduğumu göstermez. Eğer siz de ağlayan bir kadın görürseniz bilin ki onun akıl almaya değil sadece bir dosta, veya anlayışa o da olmadı sadece sessizliğe ihtiyacı vardır. Ona bir omuz verin, bir mendil verin ya da en iyisi bir fincan kahve verin. Ne güzel demişler
 "Gönül ne kahve ister ne kahvehane;
Gönül sohbet ister, kahve bahane"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder